BİZE BARBAR TÜRKLER DEDİLER.ANZAKLI ÖMER'İN HİKAYESİ

 



YouTube: https://www.youtube.com/selahaddinoztepe Facebook: https://www.facebook.com/selahaddinoztep Twitter: https://twitter.com/selahaddinoztep İnstagram: http://instagram.com/selahaddinoztepe

Değerli dostlar bu videomuzda sizlerle birlikte anzaklı Ömer'in hayatını paylaşacağız

Ömer Musluoğlu ’nun dilinden sizlerle paylaşacağız Anzaklı Ömer ‘in hikayesini Videomuzu beğenmeyi yorum yapmayı kanalımıza abone olmayı unutmayınız şimdiden Rabbim hepinizden razı olsun

1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olup İhtisas yapmak üzere Amerika'ya giden Dr Ömer Musluoğlu görev yaptığı hastane de başından geçen çok enteresan bir hâdiseyi şöyle anlatıyor Amerikaya gittiğim ilk yıllar lisanın Peki o kadar iyi değil Newyork ‘da bir hastanede görev yapmaya başladım fakat vazifem kan almak Kan vermek serum takmak gibi işlerde hastayı O kadar önem veriyorlar ki yeni Doktorlar Hemen direkt olarak hasta muayenesine tedavisine verilmiyor Diğer zamanlarda da laboratuvarda çalışıyorum bir hastaya gittim yaşlı bir adam tahminen 75 yaşlarında Tabii kendisi ile İngilizce konuşuyorum kan vereceğim kolunuzu açar mısınız dedim Çünkü Adamcağız kanser hastası elimde kan torbası var tabii ki kolunu açtım baktım pazusunda dövme şeklinde bir Türk Bayrağı var çok ilgimi çekti kendisine sormadan edemedim Siz Türk müsünüz Kaşlarını yukarı kaldırarak Hayır manasında işaret yaptı ama ben hala merak ediyordum Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir aldırma işte öylesine bir şey dedi Ben yine ısrarla dedim ki Fakat benim için bu bayrak çok önemli dikkatimi çekti Çünkü bu benim milletimin bayrağı benim bayrağım bu söz üzerine gözlerini açtı derin derin yüzüme baktı Siz Türk müsünüz Evet Türküm ihtiyar gözlerime bakarak tanıdık bir göz arıyor gibiydi anlatmaya başladı yıl 1915 Sen hatırlamazsın o yolları Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletler asker topluyorlardı Ben Anzaktım İngilizler bizi toplayıp dediler ki Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda birlik olup üzerine gideceğiz bu savaş çok önemlidir Savaşmak isteyenler arasına katıldık ihtiyar anlatmaya devam ediyordu Bizim beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevk ediyorlarmış bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler Mısır'da şöyle bir kaç ay talim gördük Ondan sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler Savaşı'nın şiddetini ben ilk orada gördüm öyle ki de düşen gülleler suları metrelerce yukarıya fışkırtıyor gökyüzünde havai fişekler geceyi gündüze çeviriyordu zaman zaman her tarruzda Bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyor kat Biz hepimiz Türklerdeki Gayret ve cesareti uzaktan gördükçe şaşırıyorduk teknoloji yönünden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık Peki Onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar Meğer barbarlıktan değil kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş Bunu nereden anladığımı Söyleyeyim biz karaya çıktık taarruz edemiyoruz bizi püskürtüyorlar tekrar taarruza ediyoruz tekrar püskürtüyorlar tekrar taarruza ediyoruz derken böyle bir taarruzla başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim meraktan ağzım açık yaşlık Diyarı dinliyorum savaşın dehşetli anılarını anlatırken hastalığına rağmen tir tir titremeye başlamıştı devam etti gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında gördüm nasıl korktum anlatamam Çünkü İngilizler bize Türkleri Barbar vahşi kimseler olarak tanıttı ya Ama dikkat ettim yaralarımı sarmışlar bana hiç de öfkeli bakmıyorlar kendimi iyice geldim Bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler iyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok azdı bu haldeyken bile kendileri yemeyip Bana ikram ediyorlardı Şok Oldum doğrusu Kendi kendime dedim ki bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler ama öldürmüyorlar veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı bu duygularla Yazıklar olsun bana dedim böyle Asil insanlarla niye savaşıyorum ben bu İngiliz millet ne yalancıymış ne kadar Türk düşmanıymış diyerek pişman oldum pişmanlığım fayda etmiyor ki bu iyiliğe karşı ne yapsam diye Düşünüp Durdum günlerce Nihayet bize serbest bıraktılar memleketime döndüm işte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu dövme Türk bayrağını yaptı bayrağın Esrarı işte bu... benim gözlerim dolu dolu İhtiyara bakarken o devam etti talihin cilvesine bakın ki o zaman ölmek üzereyken yaralarımı saran sıhhate kavuşmama çaba sarf eden Türkler ii şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine beni iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk genç Amerika'ya gelirken bir Türk İle karşılaşacağım hiç tahmin etmezdim size minnettarım sis Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız bize hep kandırmışlar Buna bütün kalbimle inanıyorum peşinden nemli gözlerle bana adınızı söyler misiniz dedi Ömer cevabını verdim gayet merakla tekrar sordu Peki ne için Ömer ismini vermişler sana babam Müslümanların iki halifesi isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş Yahu senin adın Müslüman adımı ben evet Müslüman adı deyince yüzüme baktı baktı birden doğrulmak istedi ben mani olmak istedim ama ısrar etti ihtiyarın ısrarına dayanamayıp yatakta oturmasına izin verdim gözleri dolu doluydu yüzüme bakarak dedi ki senin adın ne güzelmiş Benim adım şimdiye kadar Joseph Miller idi şimdiden sonra Anzaklı Ömer Olsun olsun dedi peki Doktor beni Müslüman eder misin Müslüman olmak zor mu şaşırdım nasıl da birden bire Müslüman olmaya karar vermişti meğer o yaşa gelinceye kadar içten içe hep düşünüyormuş da kimseyle konuşamadığı için soramadı için olamamış tabii dedim Müslüman olmak kolay Sonra kendisine İmanın ve İslam'ın şartları anlattım kabul etti hem Kelime-i Şehadet getiriyor hem de çocuklar gibi ağlıyordu yaşlılık Bir yandan hastalık bir yandan yıllardan beri kavuşmak isteyip de bilmediği için kavuşamadığı İslamiyet'e hasretinin sona ermesi bir yandan Bu yaşlı gönlü duygulandırmıştı mırıldandı siz Müslümanlar tesbih çekersiniz Bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah'ımı ansam olur mu bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakkı zikir etmeyi ihmal etmiyormuş bir tesbih bulup kendisine getirdim hasta yatağında Tesbih çekiyor Biz de gerektiğinde tedavisi ile ilgileniyor duk Fakat benim için o daha bir başkalaşmıştı  Müslüman olmuştu Her gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti beni yalnız bırakma olur mu ne gibi Ömer Amca dedim ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat Sen çok güzel şeylerden bahsediyoruz O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor o günden sonra her gün yanına gittim Bildiğim kadarıyla Dinimizi anlattım fakat Günden güne eriyor tükeniyordu kaç gün geçti tam hatırlamıyorum hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum Dr Ömer lütfen 217 numaralı odaya gelin dedim ki içimde Bizim Ömer Amca galiba yolcu hemen yukarıya çıktım odasına vardığımda gördüğüm manzara Aynen şöyleydi sağ elinde tesbih açık duran sol kolunun pazusunda Türk bayrağı göğsünde imanı ile Koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu hemen Baş ucuna oturdum kendisine Kelime-i Şehadet söylettim o şekilde kucağımda teslimi ruh etti bir Çanakkale Gazisi görmüştüm yıllar sonra da olsa Müslüman Türk milletine olan sevgi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu ne yalan söyleyeyim o vefat ettiğinde ağladım değerli dostlar bu videomuzda sizlerle birlikte Ömer Musluoğlunun yaşamış olduğu Hayat içerisinde Anzaklı Ömer ile tanışmasını ve onun hayatını paylaştık Rabbim cümlemize huzur mutluluk ihsan eylesin kanalımıza abone olmayı videomuzu beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınız hoşçakalın dostça kalın